Kayıtlar

Doğu'da Kız Olmak ve Okumak

Bu topraklarda kız olmak gerçekten çok zor. Çünkü hep mücadele içinde yaşanır hayat. En önemlisi okuma mücadelesidir. Herkes bizim kadar şanslı değildir. Çünkü bizim arkamızda bize destek veren ve her türlü mücadelede arkamızda duran annemiz ve babamız vardır. Okumak isteyip de okumayan nice kızlar var. Onlar okumak isterler. Fakat çevre bunu engeller. Neymiş efendim kızlar okuyup ne olacakmış onlar okumuş da ne olmuş sanki dünyayı kızlar değiştirecek vs. gibi söylemler de bulunurlar. Aslında bir bakıyorum da gerçekten hayat çok garip okumak isteyenler okumuyor fakat okumakla hiç alakası olmayan şahıslar ise okuyor. Yani onların yerinde olmak isteyen nice genç kızlar var ama onlar bunun kıymetini bilmiyorlar. Bu topraklarda yaşayan insanlar kızlarını okutmamasının tek nedeni güvensizlik değil. Çevreye kulak vermesidir. Onun bunun sözünü dinleyip gencecik kızların hayatları ile oynuyorlar. Evet bende bu topraklarda doğdum ama benim arkamda bana sonsuz güvenen babam ve annem var. En ön

Verimli Ders Çalışma Tekniği

  Ders çalışma öğrencilerin hep sıkıntı yaşadığı bir mesele haline gelmiştir. Bunun nedeni; sevgi, ilgi, alaka vb. konulardan geçer. Fakat bu ayrı bir yazı konusudur. Bu yazıda üzerinde durmak istediğim konu, ders çalışmayı verimli, eğlenceli, akıcı hale getirmektir. Öğrencilerin çoğu ders çalışmaktan şikâyet eder. Aslında bu şikâyetin temelinde ders çalışmaktan ziyade, nasıl çalışılması gerektiği yatar. Çünkü neye, nasıl çalışılması gerektiği bilinmez. Uzun araştırmalar sonucu ve bizzat uyguladığım bir teknik olan, pomodoro tekniğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Pomodoro tekniği , 1980'li yıllarda Francesco Cirillo  tarafından geliştirilen bir zaman yöntemidir. Üniversite öğrencisiyken kullandığı domate şeklindeki zamanlayıcısından esinlenerek, İtalyanca 'domates' olan pomodoro olarak ifade edilir. Teknikte, iş geleneksel olarak 25 dakika uzunluğunda ders çalışma ve 5 dakika kısa molalarla ayrılır. Toplamda 30 dakika (25 dakika ders çalışma + 5 dakika mola) bir pomodoroya

Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri Var Mıdır?

Araştırdığım kadarıyla, bu alanda uzman olan M.Fuad KÖPRÜLÜ Hoca’nın çalışması dikkatimi çekti. Osmanlı Devleti, Müslüman Türk devlettir. Dolayısıyla devlet ve hukuk alanında İslam ve Türk geleneklerinin esasları etkili olmuştur. Bizans Devleti’ne baktığımızda ise Hristiyanlık resmi din olduğu için devlet ve hukuk alanında Osmanlı ile etkisinin olmadığı düşünülür. Tarihin her döneminde Türkler ve Bizanslılar münasebet içindeler. Bu yüzden etkileşimin olmaması mümkün değildir.  Osmanlı bir uç beyliği olarak kurulmuş ve devletleşme imtihanını Bizans’a karşı vermiştir Özellikle Osmanlı’nın Bizans’ın payitahtını ele geçirmesi ile köklü bir devletin üzerine, yeni bir devlet kurulması, Roma İmparatorluğu’nun da varisi olduğu fikrini uyandırmıştır. Fatih Sultan Mehmed’in Osmanlı’yı devletten imparatorluğa dönüştürmesi, Bizans devlet modelinin örnek alındığının kanıtıdır. En önemli gelişme ise İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in devleti teşkilatlandırma yoluna gitmesi, Bizans’ın Osmanlı üz

Kitaplarda Dostlar Gibi İyi Seçilmelidir

Herkesin sevdiği ve ilgi duyduğu bir takım hobileri vardır. Müzik dinlemek, resim çizmek, yazı yazmak, gezmek, kitap okumak vs. bunlara örnek olarak verilebilir. Peki size bir soru, bunlardan en faydalı olan hangisidir? Aslında bu sorunun cevabını vermek mümkün değildir. Kişi hangi faaliyetle uğraşırsa uğraşsın, kendine hep bir şeyler katar ve gelişimini farklı alanlarda tamamlar. Ama şunu belirtebilirim ki kitap okumak kadar faydalı ve güzel bir şey yoktur. Kitap insanın dünyasını değiştirir, geliştirir... Hep başkalarından bir adım öteye taşır. Kelime dağarcığını genişletir, insana farklı bir perspektif kazandırır. Bu yazıda sizlerle kitap okumaya nasıl başladığımı anlatmaya çalışacağım. Lise yıllarıma kadar hiçbir kitabımı baştan sona bitirmemiştim. Edebiyat öğretmenimiz her ay bir kitap okumamızı ve özetini çıkarmamızı istemişti. Fakat verdiği kitapları okumaz, internetten özetini çıkarıp teslim ederdim (Hocam İnşaAllah bu yazıyı okumuyorsunuzdur :D). Böyle yapa yapa 11. sınıfa geç

Başarmanın Formülü

Başarmanın da aslında bir formülü olduğunu biliyor musunuz? Ben başarmanın formülünü buldum ve bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Saatlerce masa başında oturarak bu başarıyı elde edemezsiniz. Örneğin saatlerce vakit ayırmak yerine, verimli bir şekilde bir kaç saat ayırarak başarılı olunabilir. Önemli olan çok vakit harcamak değil, verimli vakit harcamaktır. Başarıyı maddelere ayırırsak eğer: "1-Sevmek 2-Hedef Koymak 3- Çalışmak" şeklinde sıralayabiliriz.  Bu saydığımız 3 maddeyi piramit şeklinde düşünelim. Piramitin en altında çalışmak, ortada hedef koymak ve son olarak en üstte sevmeyi yerleştirelim Çalışmak aslında başarının temelini oluşturur fakat hedef koymadığımız ve sevmediğimiz zaman, başarı piramitini oluşturamayız.Bu yüzden başarmanın ilk yolu sevmekten geçer. Sevmek: Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, emek verdiği şeyi sevmiyor ise başarılı olamaz. Eğer başarıyı yakalayabilsede bundan zevk alamaz. O yüzden sevmek birinci maddemiz. Hedef Koymak: "Rotasız bir gemi

Hayaller Dualara Emanet

Hayallerimiz, özgür olduğumuz tek yer. İnsan neden hayal kurar? Gerçek olmayacağını bilse de, hayallerde bulur kendini. Çünkü insan hayal kurdukça mutlu olur. Orada kimse görmez, duymaz, karışmaz... Bu yüzden özgür olur insan hayalinde. Peki dua ile hayal arasında ki fark nedir? Aslına bakarsak insan hem dua ederken hem de hayal kurarken istediklerini ön plana çıkarır. Dualarımız sınırlı, hayallerimiz ise sınırsız gibi gelir. Dualarımızın, hayallerimizden daha sınırsız olduğunu düşünüyorum. Fakat dil ile ikrar edeceğimiz vakit, dualarımıza sınır getiririz. Dua, insanın en zor anından kendini bulduğu yerdir. İnsan sadece zor anında değil her daim dua ile iç içe olması gerekir. Zor anımızda elbette duadan başka kapımız yoktur fakat bu bir gelenek haline geldiği zaman bencilliğe yol açar. Dua bana göre insanın temel ihtiyaçlarından bir tanesi olmalıdır; inanç, umut ve mutluluk verir.  Hz.Osman "Allah nasip ettirmeyeceği şeyi hayal ettirmez" demiş. O halde hayallerimiz yaşayacakl

Osmanlı Devleti Demokratik Bir Devlet Miydi?

Osmanlı Devleti'nde demokrasi kavramı var mıydı? Demokrasi  halkın kendi kendini yönetmesi midir? Demokrasi sadece modern toplumlarda mı görülür? Demokrasi; halkın temsilcileri özgürce seçtiği, tüm yurttaşların eşit sayıldığı bir yönetim şeklidir. Osmanlı Devleti yönetim şekli olarak demokratik olmamakla birlikte, demokrasinin önemli taşlarını içinde barındıran bir devlet olma konumuna gelmişti. Saltanat yönetim şekli ile yönetildiği için, demokrasi geri planda tutulduğu söylenir. Aslında demokrasi sadece yönetimdeki kişileri seçme değildir, aynı zamanda kişinin başkasına zarar vermeden dilediğini yaptığı bir ortamdır. Osmanlı Devleti'nde demokrasinin hoşgörü politikası adı altında işlendiğini görüyoruz. Farklı dinden, dilden, ırktan, mezhepten insanların bir arada yaşaması aslında demokrasinin bir göstergesi olmuştur. İmparatorluk unvanını almasının en büyük nedeni, sadece  birçok kitaya yayılmış olması değil. Aynı zamanda toplumun yıllarca özgürce yaşadığı, bir zemin oluşturd

Dikey Hareketlilik Sürecim

Aslına bakarsanız blog sayfama yeni yazmaya karar verdiğimde, bilimsel bir yazı yazmayı çok istiyordum. Fakat blog sayfamdaki yazıların okunma oranlarına baktığım zaman daha çok gündelik konulu yazılarımın okunduğunu gördüm. Haliyle bilimsel çalışmalarımı bilimdili.com'a ayırdım. Bu benim için zor oldu tabii ki... Çünkü konu bulmak bilimsel bir çalışmada zor değil. Misal okuduğum bir makaleden yola çıkarak, kendimi farklı artaştırmalar içinde buluyorum. Gündelik bir konu hakkında yazı yazmak açıkçası biraz riskli... Her konu üzerine yazı yazılmaz tabii ki, bende hayatımın dönüm noktası olan dikey hareketlilik üzerine yazmak istedim. Kıbrıs'ta ki üniversite hayatını bırakıp, Muş'a gelmek benim için haliyle zor oldu. Öncelikle söylemem gerekir ki bir ön yargı ile gelmiştim buraya... Her şeyden önemlisi eğitim farkı, burada üniversiteleri kıyasladığımı söylemiyorum. Sadece Eğitim Fakültesinden, Fen-Edebiyat Fakültesine geçtiğim için olmuştu. Eğitim fakültesinde ki dersler daha