Dikey Hareketlilik Sürecim

Aslına bakarsanız blog sayfama yeni yazmaya karar verdiğimde, bilimsel bir yazı yazmayı çok istiyordum. Fakat blog sayfamdaki yazıların okunma oranlarına baktığım zaman daha çok gündelik konulu yazılarımın okunduğunu gördüm. Haliyle bilimsel çalışmalarımı bilimdili.com'a ayırdım. Bu benim için zor oldu tabii ki... Çünkü konu bulmak bilimsel bir çalışmada zor değil. Misal okuduğum bir makaleden yola çıkarak, kendimi farklı artaştırmalar içinde buluyorum. Gündelik bir konu hakkında yazı yazmak açıkçası biraz riskli... Her konu üzerine yazı yazılmaz tabii ki, bende hayatımın dönüm noktası olan dikey hareketlilik üzerine yazmak istedim. Kıbrıs'ta ki üniversite hayatını bırakıp, Muş'a gelmek benim için haliyle zor oldu. Öncelikle söylemem gerekir ki bir ön yargı ile gelmiştim buraya... Her şeyden önemlisi eğitim farkı, burada üniversiteleri kıyasladığımı söylemiyorum. Sadece Eğitim Fakültesinden, Fen-Edebiyat Fakültesine geçtiğim için olmuştu. Eğitim fakültesinde ki dersler daha yüzeysel, kolay ve öğretmenlik dersleri. Fen-Edebiyat Fakültesinde ki dersler daha derin, ayrıntılı ve zor... Galiba en zorlandığım nokta bu olmuştu. Haberlerde gördüğüm kadarı ile soğuğun merkezine gelecektim, çöl diyarından... Mont, bot, eldiven, şemsiye, yünlü kazaklar vs. gibi eşyalarımı hazırladım, bu arada bunların hiçbirini kullanmadığım için hepsini yeni almak durumunda kaldım. İlk kez gelmemiştim Muş'a, ben gelmeden bir yıl önce ablamlar burada oturuyordu bu yüzden bir kaç defa ayağımız düşmüştü bu unutulmuş şehire... Aileden ayrılmanın vermiş olduğu üzüntü bir tarafta dursun, dersimize giren bir hoca ' Sizi öğretmen olarak yetiştirmiyoruz, sizi Tarihçi olarak yetiştiriyoruz'. demişti. Daha sonra internette formasyonun kalkacağı haberini görünce, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Eğitim fakültesini bırakmış olabilirdim fakat öğretmenlik hayalimi bırakmamıştım. Şimdi ben ne yapacaktım? Git gide bu küçük şehir bana daha da küçük geliyordu... Düşündüm,  bu işiten nasıl kurtulabilirdim? Dört yıl emek ver ve öğretmen olma, derken ülkedeki binlerce öğretmen, öğretmen adayları, öğretmen aday adayları vs. geldi aklıma. İşte o an düşündüm, taşındım, aldım, verdim, kendimle istişare ettim ve bu ülkenin bilim insanlarına ihtiyacı olduğu kanısına vardım. Neden bende bir bilim insanı olmayayım? Neden uluslararası araştırmalar, tezler yapmayayım ki. Bir kere baş koydum bu yola ya batacaktım yada daha da yükselecektim. Ben yükselmeyi seçmiştim 3 adım belirledim. 1-Sevmek 2-Hedef  Koymak 3-Çalışmak. Bunları yaparsam iyi yerlere geleceğimi biliyordum. Sonra ne mi oldu? Sonrasını bende çok merak ediyorum, yaşayıp göreceğiz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri Var Mıdır?

Önce Sev, Sonra İlerle

Hayaller Dualara Emanet